29 Aralık 2010 Çarşamba

Zeki kadın vs Zeki erkek vs Zeki demirkubuz

Zeki kadın tehlikeli kadındır. Çünkü bir şeylerin farkındadır. Devam eden dünya düzeninde kafasını kaldırıp etrafına bakabilmiştir.bu kadının en büyük özelliği rol yapabilme yeteneğidir. bir erkeğin duygularını kullanarak ihtiyaçlarını giderebilmesidir onu tehlikeli yapan. kadın bir erkeği kendine bir güzel aşık eder çünkü aşk onun için bir ihtiyaçtan öteye gidemez. kendinde eksik gördüğü herşeyi yeni erkeklerle tamamlar. bazen sadece düzenli bir sex hayatı ister ve sırf bu yüzden erkekleri üstün rol yeteneğiyle kandırır. Ancak bilmediği birşey vardır ki zeki bir erkek zeki bir kadına sadece bir kez aşık olur. bunun sebebi ise zeki kadının zeki erkeğe bıraktığı kullanılmışlık hissidir.

hee bide zeki demirkubuz vardırki bu en tehlikesi anasını satıyım. adam acayip film yapıyo lan . böyle mal ediyor vallahi.1 kaç gün kendine gelemiyosun. eğer kader filmini izlemeyen varsa şu vesileyle bi izlesin.

şunuda okuyun :

herkesin inandığı bir şey vardır şu amınakoduğumun hayatında benimki de sensin, napıyım... 
geçen gece çocuk hastaydı, ilacı bitmiş, almak için dışarı çıktım, sağa sola saldırıp nöbetçi eczane arıyoruz, birden durup dururken içim cız etti, bir baktım yine aynı karın ağrısı, öyle özlemişim ki seni... 
dönerken bir meyhane gördüm, bir içeri girdiğimi hatırlıyorum, bir de rakıya yumulduğumu... 
arkasından en az dört cigaralık 
sonra... 
gözümü bir açtım karşıdan karlı dağlar geçiyor, bir daha açtım başımda bir çocuk, "kalk abi" diyor "kars'a geldik..." 
otobüsten indim yürümeye başladım, dedim "allahım nerdeyim ben burası neresi?" 
sonra güç bela burayı buldum 
kapının önünde durup düşündüm 
dedim bekir, "bu kapı ahiret kapısı, burası sırat köprüsü..." 
"bu sefer de geçersen bir daha geri dönemezsin" 
"iyi düşün" dedim, düşündüm,düşündüm... 
ama olmadı 
dönemedim 
sonra "bak oğlum" dedim kendi kendime 
"yolu yok çekeceksin, isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle" 
son belli, uslu ol yürü şimdi..." 

15 Aralık 2010 Çarşamba

Silah

Sistem* önce ailede kendini gösterdi ve bize ayıplar öğretildi.Daha ismimiz öğretilmeden "cıs"lar öğretildi,ayıplar öğretildi.
Aileden tam kurtulduk derken okulumuz başladı.Ve devlet kurumlarını kullanan sistem bu kez bize kendi istediklerini öğretmeye başladı.Hiç bir insan çıkıpta ben bugün okulda kendi istediğimi öğrendim diyemez. Böylece sistem beynimize yerleştirildi.Çoğu insan bunun farkında bile değil.Farkında olanlarsa salağa yatmakla meşgul.Tıpkı benim gibi.
Okullar sistem tarafından geliştirilmiş ve insanların birer köleye dönüşmesini sağlayan mükemmel bir silahtır.Silahı kavrayan parmaklara eğitim kurumu,parmağın sahibi olan el ve kola devlet ve kolun sahibi olan ,ve onu istediği gibi yönlendiren "şey"e ise sistem adı verilir. Burdaki şey elbetteki beyin oluyor.Bu beyin öyle bir güce sahipki namluyu istediği yöne çevirip istediği kişiyi vurabiliyor.Ama bize yapılan tam olarak bu değil.Sistem bizi öldürmek yerine tehtid ederek kendi bildiklerini bizimde aynı şekilde yani onun gibi bilmemizi istiyor.Bu tehtid içinde elindeki silahı kullanıyor.Tıpkı bir banka soyguncusunun elinde silahla bir bankaya dalıp etrafa emirler yağdırarak istediklerini yaptırması gibi.Biz işte bu yüzden okullarda istediklerimiz öğrenemiyoruz. Biz okullarda sistemin ve sisteme sahip olanların istediklerini öğreniyoruz. Buna karşı çıktığımızda sistemin elindeki silah patlıyor ve bizi öldürüyor.Bu gerçek anlamda bir ölüm değil,bilgi anlamında bir ölümdür ve  biz bu şekilde öldüğümüzde insanlar tarafından merhum diye değil cahil diye adlandırılırız.Okullar bilgi satan insanlarla sofilstlerle dolu.Onlar bize ilkokulda istedikleri müzikleri,istedikleri alfabeyi;ortaokulda istedikleri coğrafyayı istedikleri el becerilerini ;lisede ise istedikleri her şeyi öğrettiler. Üniversitede iş değişir diye düşünmüştüm ama olmad bu sefer sadece yöntemleri farklıydı:Bizim istediklerimizi kendi istedikleri gibi öğretiyorlardı.Yani biz istediğimiz bir mesleği seçiyoruz ama buna rağmen yine istediğimiz bu mesleği onların istediği gibi öğreniyoruz.
    Yalnız şunuda söylenek isterim. Benim bahsettiğim sistem çok farklı.Bu sistem sosyalist,monarşist,demokratik sistemle alaka değil.Ben evrensel sistemden bahsediyorum.İnsanın varoluşundan beri süregelen sistemden bahsediyorum.Çevrenizdeki herşeyi düzenleyen yazılmamış kurallar bütününden bahsediyorum.Beni anlamak için sadece o sıcak yatağınızdan kalkıp sokağa çıkmanız yeterli.Sokağa çıkın ve dünyaya yeniden başka bir gözle bakmayı deneyin.

13 Aralık 2010 Pazartesi

Savaş her yerde

http://www.youtube.com/watch?v=fFvuo41AoMU

Ne güzelde demiş aslında.
Savaş her yerde,doğuda,batıda,kuzeyde güneyde.

Savaş sadece sonucunda toprak parçalarının kazanıldığı olaylardan ibaret değil.Siz sadece bu kısmını görüyorsunuz.At gözlüklerinizi çıkarın.Savaş sokakta mendil satan çocuklarda.Savaş uyuşturucu bağımlılarında.Savaş kocasından dayak yiyen kadınlarn beyninde.Savaş ayrılan iki sevgili arasında. Savaş sadece insanlar arasındada değil aslında. Savaş satın alınan emekte.Savaş internette.Siz sadece bakmasını bilin ;aslında savaş heryerde.

12 Aralık 2010 Pazar

Yabancılaşma Üzerine

Yabancılaşma üzerine

Kategori: Belirtilmemiş
Alienation Nedir

Terimi en iyi bilinen anlamıyla karl marx kullanmıştır. marx’a göre bu kavram, insansal ürünlerin insanı boyunduruğu altına alan karşıt güçler haline gelmeleri ve bunun sonucu olarak da insanı insan olmayana dönüştürmeleri sürecini dile getirir. tarihsel süreçte insan , tarihsel ve toplumsal yasaların bilgisini edinip onlara egemen olamamasından ötürü, toplumsal gelişmeyi insansal özünü geliştirici bir biçimde geliştirememiştir. toplumsal yasaların bilincine varmadan toplumsal gelişmeyi bilinçle ve insanca yönetmek olanaksızdı. bu bilgisizliğin sonucu olarak, tarihsel süreçte hep kendisine yabancı, eş deyişle insansal olmayan ürünler ortaya koymuştur. bundan ötürü insan, yarattığı özdeksel ve tinsel dünyasını durmadan zenginleştirdiği halde bizzat kendisini özdeksel ve tinsel olarak durmadan yoksullaştırmıştır. bunun sonucu olarak insan, bizzat kendi kendisine yabancılaşmış ve insan olmayana dönüşmüştür.
    Serdar başkanında dediği gibi: "Bir kadın fabrikada kotu üretiyor ve en temel hakkı olarak o kotu almak istiyor ama alamıyor.İşte kardişim biz tamda buna yabancılaşma diyoruz."
   Arada bir kafanızı kaldırıp etrafına,akıp giden dünyaya baktığınız oldumu hiç. Yada aynaya* bakıp kendinizi sorguladığınız. Etrafınızdaki bütün eşyaların sizi kontrol altına aldıklarının farkındamısınız. Belki farkındasınızdır lan ama tıpkı benim gibi hiçbişey yapamıyosunuzdur. Belkide farkında değilsiniz. Eğer bu yaşınıza kadar farkında değilseniz zaten boşverin. O mutlu,huzurlu,kaygısız dünyanızda size başarılar. Ben bu farkındalıkla yaşayanlarla yoluma devam ederim. 

  *Ayna ve benzeri bizi kendimize göstercek şeyler olmasa nolurdu lan.hep başkalarının gözündenmi görürdük kendimizi. Fantistak bi düşünce ama gideri var.Neyse gidere gider kalk gider.